Serkan Azeri, ”Öz”ü Hatırlamak Üzerine

Share Button

     Bugünün dünyasında ”insan”, giderek doğadan ve kendi değerlerinden uzaklaşmaktadır. Bu kaotik sistemin içinde, insanın yeniden ”kendini hatırlaması” ve parçası olduğu doğa ile ”öz”ünde bütünleşebilmesi yeni bir bilinçlenme sürecini beraberinde getirir. İnsanın özünü ve köklerini hatırlaması, farkındalığını da yükseltir.

      Kent ve insanı merkezine alarak daha önceki resimlerinde yaşanmışlıklar üzerinden ifadeci yaklaşımıyla, kendine özgü bir görselliğe ulaşan Merih Yıldız, karşımıza çıkardığı yeni seri resimlerinde, gittikçe bozulan kent yapısının yarattığı görüntüsel ve psikolojik tahribat karşısında, ”öz kimliğinden” uzaklaşıp giderek mekanikleşen çağımız insanlarına eleştirel bir gönderme yaparak, insanın ”öz”ünde sahip olduğu saf potansiyeli ve ait olduğu ”doğa”nın yapısı ile bağlantı kurduran imgelerin yarattığı anlamların üzerine düşündürüyor.

Merih Yıldız

      Korkuluklar serisi resimlerinde doğa bir metafora dönüşür ve başlı başına simgesel niteliğiyle ön plana çıkar. Saf insanın arzu ettiği yaşamı ve ait hissettiği renkli enerjiyi ifade eden düşsel, her türlü kirlilikten arınmış bir yaşam alanı boyutuna ulaşır. Kendini yeniden keşfeden insanın idealini yansıtan iç yolculukların ulaşmayı hedeflediği simgesel anlamlarla ilişkilendirilmiş bir görsellik oluşturur.

       Resim sanatının gelişimini tarihsel süreç içinde incelediğimizde, izlediği yolculuğun etkileşimlerle ve farklı üsluplarla bu geniş zaman diliminde bir zincir oluşturduğunu düşünebiliriz. Bu süreç içinde, yaratılan zincirin halkaları olan usta ressamların başyapıtları, Merih’in belleğinde her zaman güncelliğini koruyan zamansız imgeler olarak anlam bulur. Bu zengin bellekten seçtiği ünlü kompozisyonları, kendi bakış açısıyla yeniden yorumladığı resimleri de, korkuluklar serisi içerisinde dikkatimizi çeken örnekler olarak öne çıkıyor.

Share Button

Yorumlar kapatıldı.