Bir gün hafızamızı kaybedecek olmak düşüncesi hepimizi korkutur. Çünkü hafıza demek kimlik demektir, varlığımızın bilincine varmaktır. Gelecek, geçmişin şimdideki tezahürü olan hafızanın üzerinde inşa edilir. Yoko Ogawa bu temel korkulardan biri olan hafızanın yitimi korkusunu, distopik bir roman olan Hafıza Polisi’nde işlemiş.[1]
Hafıza polisi, adı bilinmeyen bir adada geçer. Bu adada bazı nesneler günbe gün kaybolur, önce şapkalar, sonra kurdeleler