Helenistik dönem resim ve heykellerinden esinlenerek yaratılmış kayda değer eserlerin ideolojik ve tematik merkezinde yer alan Pathos Formula, “bedeni, kendisine zulmedenin hazzı ya da yücelmesi için kurbanın bilinçli olarak yabancılaştırıldığı bir şey olarak betimleyen, Alman sanat tarihçi Aby Warburg tarafından ilkel toplum ve kültürlerde sıklıkla rastlandığı ileri sürülen mistik motif” (Eisenman, s.12) olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmada yönelinen konu, itaatin içselleştirilmiş acılarıyla örtülü ve sanatın konuları arasında yer almış olan Pathos Formula’nın estetik yansımalarının sorgulanmasına yönelik sonuçlar elde edebilmektir. Kato, her şeyden önce, irrasyonel olanla ilgili Anksiyete’nin uygarlık sürecinde rasyonelleştirildiği esnada imgelerin oynadıkları belirsiz rollerin analizi, incelenmeyi fazlasıyla hak eder, (Kato, 2010) düşüncesiyle bunu destekler niteliktedir.
Warburg, “tutkulu acı çekiş”in kaynağını, Antik Çağ’daki vahşi törenler olarak göstermiştir. Bu kaynağa dayanarak, Antik ve Helenistik dönem eserleri, acıyı estetize eden, bununla birlikte Pathos Formula’yı rasyonelleştiren sanatsal bir tavır yaratmıştır. Pathos Formula’nın, teorik yapı içinde empati kavramını inceleyen teorik geleneğini koruduğunu söylenen Warburg’un söylediğini kabul edecek olursak, bu durumda, tamamı bilincin yüzeyinde bırakılmış bilinçaltı olgusunun bilinçaltında bulunan olumsuzlama, baskı, reddetme ve saydamlığı hesaba katmadan sorunsuz bir ilişki ile karşı karşıya kalırız. Pathos Formula dışavurumcu reaksiyonu yansıtır. “Dolayısıyla sanat tarihi disiplinin kendisi de, 18. yüzyıl çalışmaları, Antik dönem ve Rönesans dönemi çalışmalarından ayrılmadığı ölçüde aynısı olduğu için Pathos Formula’nın özellikleriyle yüklüdür. (Eisenman, 57/2007) Eisenman’nın dikkat çektiği konu Pathos Formula’nın eserlerdeki etkisel durumudur. Bu yüzden, “Batı sanatında son beş yüzyıldır devamlılıktan söz edilecekse, büyük sanat eserlerinin ya zulüm gören erkek ve kadınların kayda düşülmemiş çilesini konu aldığını ya da acı çekmeyi gerekçelendirdiğini, hatta haklı çıkardığını ve bu açıdan ortaklaştıklarını söyleyebiliriz. (Eisenman, 123/ 2007).
Jusepe de Ribera’nın Aziz Barthelomeus’un “Şehit Düşüşü” eseri, “kökeni iki bin yıl önceye dayanan Pathos Formula’nın damıtılmış hâlidir. Burada kurban işkenceyi İsa’nın acısının benzeri olduğu için sevinçle kabullenmekte, acı, Tanrı’ya bağlılığın işareti olarak gösterilmektedir”. (Eisenman 67/ 2007).
Michalengelo’nun Perugino ve başkaları tarafından yapılmış olan prototip Aziz Sebastian’nın Şehit Düşüşü heykelinden yola çıkarak yaratığı ölmekte olan tek bir mermer bedene imparatorluk fetihlerini, fiziksel baskıyı, tecavüz ve ölümü sığdırması nedeniyle Pathos Formula’nın en büyük örneğini oluşturmaktadır. (Eisenman, 58/2007) Jacques-Louis David’in 1793-94 yıllarında yaptığı, devrim şehitleri Marat ve Bara portreleri de, Helenistik Pathos Formula’nın daha yüksek ve otoriteye bağlılık formatından çıkıp kökleri ve baskı altındakileri azat etme nişanesine dönüştüğünün bir başka göstergesidir. (Eisenman, 80/2007)
18. ve 19. yüzyıllarda modern sanat algısıyla birlikte Helenistik Pathos Formula, içsel acı baskılarına dayalı mutlakiyetçi etkisini yitirmeye başlamıştır. “19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Pathos Formula artık her iki anlamıyla yalnızca sanatsal ortamlarda ve kiliselerde, saraylarda, salonlarda, akademilerde ve müzelerde sergilenen tablo ve heykeller gibi formulanın ilk doğduğu yerlerde çok nadir görülmeye başlamıştır. (Eisenman, 86/2007)
Pathosa Özdeş Pathetik Yüce
Pathosa özdeş pathetik yüce, estetik gösterenler yoluyla kitlesel kültürün izleyicisinde estetik beğeni ve hazza yönelik bir duyumsama yaratmaktadır. Aristoteles, Poetika’da, “tragedyanın dört bölümünden birinin pathetik tragedya, öykünün üçüncü öğesinin de acı veren eylem (Pathos)” olduğunu belirtmiştir. Aristoteles “Acı veren eylem, sahnede seyircinin gözü önünde öldürmeler, maddî acı hâlleri ve daha bu çeşitten şeyler olduğu gibi” der. (Aristoteles, 35/ 2010) Bir duygusal duruma ve iç manevî özgürlüğümüzün bilincine bağlı yabancı bir ıstırabın tasavvuru, pathetik olarak yücedir. Pathetik yüce için iki ana koşul gereklidir. Öncelikle uygun kuvvetle birlikte ıstırap çekmeye yatkın duygusal durumu uyandırmak için ıstırabı canlı biçimde tasavvur etme (Schiller, 147-150/ 2010) biçiminde yorumlamıştır.
Pathos Formula ve pathetik yüce örnekleri, tarihsel anlamda bağışlama arzusunun giderek yitirildiği bir çağın kendi alışkanlıklarının getirdiği yasal masumiyetlerin temsilcileri olarak adlandırabiliriz. Koşulsuz olarak bağışlama aracılığıyla uzlaşımı tarif edemeyecek bahşedilmişliğin dünyasında yaşıyoruz. Dolayısıyla gerçek bağışlama olanaklarını apolitik olasılıklar üzerinden fark edilebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü son yüzyıldır, dünyadaki politik eylem, kendi pratik taleplerini karşılayamayan kararları alma noktasında ve bu çelişkili gibi görünen dönüşümde alınan kararlar hâlâ devam eden toplama kamplarındaki bedenler üzerine yoğunlaşmıştır. Ve bu yoğunlaşmanın en belirgin olanı II. Dünya Savaşı öncesinde ve savaş yıllarında toplama kamplarında, gettolarda etnik grupların ve göçmenlerin sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, kısırlaştırılarak, yakılarak ve gaz odalarında zehirlenerek öldürülmesidir. O yüzden Auschwitz’ten sonra toplama kamplarının olmadığını iddia etmek, tüm bu bedenlerin travmasına yeniden neden olmak anlamına gelir.
İnsan ölümünün rutinleşmiş provasından mecazi bir söz gibi söz edilemez sonuçta. Sonsuz bir sorumluluğun simgeleşmiş söylemlerinden daha öte olan paradigmaların önemli bir modelini sanat oluşturmaktadır. Sanat/sanatçı, bu modeli belirleyen olarak, politik söylem içerisinde içselleştirilmiş tüm acıları estetik gösterenlere taşımaktadır.
Günümüz dünyasındaki madde ve güç imparatorluğu, egemenliğini kaos ve zor kullanım alanı olarak yarattığı Ebu Graib’te pratize ederek dikkatleri çekmektedir. “2003’ten bu yana on binlerce beden, binlerce fotoğraf ve video görüntüleri aracılığıyla seküler ikonlar olarak ölüm sembolünü temsil etmektedir. Bu yüzden tüm bu insanlığın açmazlarından olan cezalandırma biçimlerinin gerginliği yansımaktadır.” (Karkın,51/ 2007)
Fernando Botero ve Kitlesel Estetik Haz
Kolombiyalı ünlü sanatçı Fernando Botero’nun karakteristik neşeli manzara ve mutlu insanlar sahneleri, çalışmalarında önemli yer tutar. Birçok kişi tarafından Latin Amerikan modern sanatının bir ustası olarak kabul edilir. Alegorik olarak şişirilmiş insanlar ve tombul hayvanlar, coşkuyla dolu gerçekçi resimleri, Metropolitan Çağdaş Sanat Müzesi, Kemper City, New York ve Kansas City’de sergilenmiştir. Botero, Kolomb öncesi sanattan – özellikle de heykelden- derinden etkilenmiştir.
Son zamanlarda yaptığı, yumuşak huylu neşeli resimler aniden derin ve sosyal içerikli yorumlara dönüşmüştür. Resimlerinde o güne kadar geçmişte yarattığı çalışmaların ötesinde Irak’ın Ebu Graib hapishanesindeki Amerikalılar tarafından işlenen korkunç görüntüleri gösteren çalışmalar yapmıştır.
ABD askerleri tarafından çekilen “hatıra fotoğrafı”, Ebu Graib cezaevinde işlenen dehşeti yansıtır. Botero, resimlerinde korkunç fotoğraflardan esinlenmiş değildir. Sanatçının resimleri, cezaevi skandalında ortaya çıkan fiili ifadeler ve görüntülere dayanmaktadır. Botero’da, acıya maruz kalan figürlerin izleyicide yarattığı estetik haz Pathos Formula’nın modern etkilerini ortaya çıkartmaktadır.
Sanat; “zamanın ruhu”, zamansal bir döngü sürecinde bir önceki olguları taşımaya devam etmektedir. Çünkü sanat, sosyolojik geleneğin acı ve şiddet olgularını (Pathos Formula gibi) Antik dönemden modern sonrası kitle kültürünün sanatsal çalışmalarına etkiler bırakarak taşımıştır. Pathos Formula, sanatın her döneminde olduğu gibi, izleyicide acıma duygusu uyandıran ve bu duyguyu belleğinde saklayan insanın yaşamından izler taşıyan sanatsal içeriklere sahiptir.
İnsanlığa inanmanın terk edilişinin nedeni olmakla birlikte bunun kaçınılmaz sonuçlarını görmek istediler ve imgeyi bedenden ayırmakta en küçük kuşku bile duymadılar.
Kaynakça
ARISTOTALES, “Poetica”, Çev: İsmail Tunalı, 19 basım, Remzi Yayınları, İstanbul-2010
EISENMAN Stephen F, “Ebu Graib Etkisi; Batı Sanatında Şiddetin Kökenleri” Çev: Işıl Özbek , Versus Kitap, İstanbul, 2007
KARKIN Necmi, “Başka Bir Olasılığın Sanata Transferi”, Artist dergisi, Haziran/2007
KATO Tetsuhiro, “Aby Warburg ve Antropolojik Sanat Çalışması”, 28 Mart 2010
Çev: Nusret Polat, http://artistdergisi-modern actual.blogspot.com/ (Erişim Tarihi, 4 Nisan 2010
SCHILLER Friedrich, “Bir Eğitim Ülküsü Olarak Ruh Yüceliği”, Çev: Ahmet Aydoğan 2010, Say Yayınları, İstanbul
Görsel :Fernando Botero Abu Ghraib 46 2005. olio su tela, 200x122cm