Çorum Anitta Oteli’nin girişinde gelecek misafirleri bekliyordum. Çorum Hitit Festivali’nin bilmem kaçıncı yılı. Lada’dan kırma bir beyaz Renault tam önümde durdu, ister istemez geri çekildim. Arka kapı açıldı ve tüm heybetiyle Kurthan Fişek belirdi. Yüzüme bile bakmadan, “Gürer geliyor,” dedi. “Ona eskortluk yaptık.”
Artık aramızda olmadığı için rahat yazıyorum. Sabah gazetesinin en renkli günlerinde Aktüel dergisini çıkartırken birlikte çalışmıştık. Sonra Aktüel bitti, herkes işsiz kaldı ve Kurthan hoca yanına Yaşar Sökmensüer’i de alarak Mehmet Yılmaz’ın yanına, Tempo dergisine geçti.
Bir şekilde ben de hayatımı kurtarmak zorundaydım. Tam o sırada Kültür Baranlığı Müsteşar Yardımcısı Gülşen Karakadıoğlu beni aradı ve benimle çalışmak istediklerini söyledi.
Kültür Bakanlğı günlerim böyle başladı.
Bu anlattıklarım Rusya Dışişleri Bakanı Şevernadze’nin hüküm sürdüğü dönemlere ait. Gorbaçov, tüm sosyalizmin-komünizmin canına okumakla meşgul. Glasnost ve Perestroyka işlemlerini halletmiş, dünya rahat.
Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel, Müsteşar Yardımcısı Gülşen Karakadıoğlu ve Aktüel gazetesinden ben… Bir de Kemal İlisulu var, kolleksiyoner…
Müzeye benzer evi gezdik birlikte. Hangisi çok önemli, hangisi sıradan bilemiyorum, ama böyle bir müze ev vardı Tunus Caddesi üzerinde…
Bir şey çıktı mı, çıkmadı mı bilemiyorum o evden, ama alkolik bir torun, bir ev alma peşinde olan karısı ve alkolikten de öte yerlerde sürünen ve ölen bir kardeş…
Resimlere şöyle bir baktı Mehmet Özel ve “işe yaramaz,” dedi. Ressam o, söyleyecek tek sözüm bile olamaz.
Evime döndüm ve işten atıldıktan yaklaşık bir yıl sonra Gülşen Karakadıoğlu’nun önerisiyle Kültür Bakanlığı’nda Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nde yardımcı olarak göreve başladım.
Sonra sürüldüm.
Küçük oğlum Berk doğduğunda izin aldım. Bakan İsmail Kahraman. İzin alamazsın, seni kademe ilerlemesi ile cezalandırıyorum, dedi. İstifa ettim ve bakanlığı mahkemeye verdim.
Kazandım, ama uzun bir süre dönemedim.
Yıllar sonra yeniden kültür bakanı İstemihan Talay olunca, Bülent Ecevit’in icazetiyle döndüm. Kademe ilerlemesi cezam olduğu için hiçbir görev almam mümkün değildi, basın müşavirliğine razı oldum.
Aşağı, Basın Müşavirliği odasına indiğimde, Ergun Evren’i karşımda buldum. O TRT’ye döndü, ben kendini Müsteşar Yardımcısı sanan Tevfik Ketencioğlu ile karşı karşıya buldum. İstemihan Talay Ketenci yönünde oyunu kullandı ve beni Çorum’a sürdü.
İşte Çorum’da, Anitta Oteli’nin girişinde Borusan’ı ve gelecek misafirleri beklediğimde Kurthan Fişek ile karşılaştım. Arkasından Gürer Aykal geldi. “Eskortluk yaptık Gürer geliyor,” dediği Gürer Aykal’mış.
Borusan, sevgili Sami Caner’in önderliğinde bir kaç saat sonra Anitta Otel’e indi.
Provalar otelin lobisinde yapıldı ve Çorum’da ilk kez, 17 Haziran günü Vivaldi’nin 4 Mevsim oda müziği çalındı. Nasıl bir yagmur yağıyordu o gün bilemezsiniz. Sevgili Mehmet Yolyapar ve dünya tatlısı karısı Hülya, Türkiye’nin onur adamı, Fransa’dan Les Mains D’or” ödülünü Naciye Mumcu ile birlikte alan nadir insanlardan Hasan Tuluk, çocuklarımızı Boğazkale yamaçlarından toplayıp getiren Tugay Afat, her dakika yanımda olan ve tüm festivali yürüten Ali Alakoç, anasını satayım neyim var neyim yoksa ortaya koyuyorum diyen Kadir Dalyan, kim hasta olursa bana gelsin diyen Ayhan Mutlu, kulağınızda bir sorun varsa bu sonseri izleyemezsiniz diyen Nuri ağabey… Herkes oradaydı. Kurthan hoca ile ilgilenmek zorunda kaldığım için İbrahim Yetkin’i ve Hasan Uysal’ı görmezden geldim.
Böyle bir grupla konsere katıldık. 17 Haziran akşamıydı. Borusan, Vivaldi’nin 4 Mevsim’ini çalıyordu. Bittiğinde orta sıralardan İbrahim Karamemet ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı, tüm salon ayaktaydı.
Çorum için bir ilkti ve birkaç konserden sonra da son oldu.
Şimdi artık ne Borusan ne Bursa senfoni, ne Orfeon ne de başka bir şey Çorum topraklarında gezinmiyor.
Çocukluk arkadaşım Yaz Baltacıgil hala Çorum bakırcılar çarşısında dolaşıyor.
Michel Margan arada bir mektup yazıyor, “Çorum nasıl,” diye. Ozan Sağdıç, “bu sabah araba gelmedi,” diyor. Yıldız İbrahimova, “Mümtaz bey, tonmaister nerede,” diye soruyor. Gülüm Pekcan dans ederken bacaklarının açılmaması için azami dikkat gösteriyor. Ceyhan Mumcu sevgili valimiz Atıl Üzelgün ile laflıyor. Orfeon ilk konserini Çorum’da verip bir gece bile kalmadan Kanada’ya uçuyor ve dünya birinciliğini alıyor. Moğollar fuar alanında konser verirken Erkan Oğur Anitta otelde resital veriyor.
Hande Dalkılıç geliyor, Ahmet Kanneci ile karşılaşınca, sen ne arıyorsun burada diye soruyor. O sıralarda Boğazkale’de 140 kişi podyuma çıkıyor. NTV muhabiri birine yaklaşıyor ve “Çorum Çorum olalı böyle zulüm görmedi,” esprisini yakalamaya çalışıyor, ama nafile, “Bizi ilk kez adam yerine koydular,” yanıtını alıyor.
Muammer Sun, “bunu kim yaptı,” diye Boğazkale boğazında dolaşıp duruyor.
Suna Kan, Mavi Ocak’ta küçük bir resital veriyor, Ayla Erduran aşağı kalır mı, o da kemanıyla boş bir alan bulup sesini duyuruyor.
Yalçın Adıgüzel geliyor, Edebiyatçılar Derneği Burhan Günel’in başkanlığında seminer veriyor, Yıldız Kenter-Şükran Güngör Devlet Tiyatro salonunda, Ricardo Moeno gitarıyla ortalığı ayağa kaldırıyor…
Böyle bir ortama iniyor Gürer Aykal ve ben de Anitta Oteli’nin kıyıcığında onu bekliyorum.
Kurthan Fişek hiç beklemeden dönüyor, Ünal İnanç da aynı şekilde, ama görünüyorlar, ama geldik “Mümtaz” diyorlar.
Orhan Şallıel, “Aklıma hiç gelmezdi Çorum’un ortasında bir yerde havuza gireceğim,” diyor.
Çorum Belediye Başkanı Arif Ersoy, “dilediğini yap, arkanda ben varım,” diyor.
Vali Atıl Üzelgün, “ben şimdi kimi karşılayacağım,” diyor. Devlet tiyatrolarında yeni bir oyun başlamış o anda çünkü, Atıl bey de oraya gitmek zorunda, çelişkinin en güzeli…
Söyler misiniz, daha ancak yarısını anlattığım böyle bir kentten biz nerelere geldik?
Deseydi ki Çorum bana, bir de acaba Fazıl Say’ı dinleyebilir miyiz? Tabii ki diyemezdim, ama dinleyeceklerinden de emin olurdum.
Bu bir tepki yazısı oldu. Bir Allah’ın kulu Hitit uygarlığının merkezi Çorum’a gidip de sormadı buralardan kimler geçti diye? Kim geçirdi önemli değil, kimler geçti önemli.
Şimdi artık kimse geçmiyor kıyıcığından bile.
Mümtaz İdil