Süleyman Biçer: Otomatik Portakal

Share Button

otomatik-portakal-konusu

“Eee, ne olacak şimdi ha?” diye başlıyor Anthony Burgess Otomatik Portakal’ına.

Aslında bu soru günlük hayatımızda önemli yer tutan soruların başında gelmektedir. Seviniriz “Şimdi ne olacak?”; üzülürüz “Ne yapmam gerek?”; bir duruma ortak olmak isteriz “Yapacağım bir şey var mı ?” diye ardı arkası gelmez sorularla iç içe yaşar gideriz, farkında olmayız. Aslında her cevap yeni bir soru üretmekte ve günlük ilişkilerimizi de bir noktada işte bu soru-cevaplar devam ettirmekte.

Burgess “Ne olacak şimdi?” diye sorduktan sonra Alex, Pete, Georgie ve Dim’in hikâyelerini anlatır, dehşet içinde kalırız. Sisler ardındaki bir zamanda geçen hikâyenin derinlerine indikçe aslında günümüzün modern dünyasına, ahlak anlayışına, siyasi rejimlerine bir hiciv özelliği taşımakta olduğunu görürüz.

Bıyıkları henüz terlememiş Alex ve tayfasının adam yaralamaktan tecavüze; gasptan adam öldürmeye kadar uzanan suç zinciri, Alex, ihtiyar bir kadın ve “kedi çetesi!” tarafından yenilince kesintiye, hatta sona uğrar. Cezaevinde Alex’in sabıkası kabarmaya devam etse de çetenin diğer üyelerinden uzun bir süre haber alınmaz. Alex, cezaevinden kurtulmak umuduyla devlet tarafından geliştirilmekte olan, özünde mahkumları ehlileştirmek, onları tekrar birer iyi insan yapmayı amaçlayan bir programa dâhil olur ki program dâhilindeki Alex’in hâli içler acısıdır, şiddete dayanamayan, “salya sümük“ ağlayan biri olup çıkmıştır. Program süresini tamamlayıp şiddete karşı “salya sümük ağlayan” biri olarak tahliye olduğunda hayatı hiç umulmadık şekilde değişecektir. O artık eski Alex değildir; ama hayatlarının bir döneminde Alex ve tayfasının “sumsuk”larına maruz kalan insanlar hâlâ aynıdır ve intikam yemeği malumunuz soğuk yenir.

ot

Kitabın ilk bölümlerinde Alex şöyle der: “Uygarlaşmakmış, frengili taşaklarımı yesinlerdi onlar.” Alex tahliye olduktan sonra işte bu frengili modernleşmenin ürettiği insan modelinin somut örneklerinden biri olacaktır hikâye içinde ama o bireyselliğiyle içinde yaşadığı toplumu temsil etmektedir.

Bütün bireyleri “frengili!” bir toplum sağlıklı bir devlet, uygarlık, kültür kurabilir mi? Çağını sağlıklı bir şekilde yaşayabilir mi? Her şeyden öte sağlıklı nesiller, bireyler yetiştirebilir mi? Ya da iyi bir insan nasıl yetiştirilir? Özünde neler vardır? Peki bu insan kime göre iyidir, kime göre kötüdür?

“Ey kardeşlerim,
Ne olacak şimdi ha?”

Share Button

Yorumlar kapatıldı.