Théodore Duret: Manet ve Fransız İzlenimcileri – 1 (GİRİŞ)

Share Button
Édouard Manet, Olympia, (1863), T.ü.y.b. 130,5 cm × 190 cm. Orsay Müzesi

GİRİŞ

Çeviren: John Ernest Crawford Flitch

İngilizceden çeviren: Deniz Gökduman

On dokuzuncu yüzyılda Fransa’da resim sanatı, ülkenin entelektüel yaşamıyla paralel bir seyir izlemiştir; düşünce tarzlarındaki çeşitli değişimlere uyum sağlamış, edebiyatta gelişen biçimlere karşılık gelen bir dizi sanatsal ifade biçimini benimsemiştir.

Yüzyılın başlarında, İmparatorluk döneminde, resim sanatı klasik nitelikler taşımaktaydı. Öncelikli olarak, Antik Yunan ve Roma dünyasından ödünç alınan sahnelerin yanı sıra efsane ve mitolojiden türetilen konuları betimlemekle meşguldü. Tarihsel resim, yüce sanatın özünü oluşturuyordu. Bu tür, çıplak figür üzerine kurulmuştu ve klasik modele göre işlenmekteydi. David ve Ingres, bu Fransız sanat anlayışının iki büyük temsilcisi olarak, ona en yüce ifadesini kazandırmışlardır. Onlardan sonra, klasik sanat yalnızca ikincil derecedeki ressamlar tarafından, zayıflamış bir biçimde sürdürülmüştür.

Eugène Delacroix, Dante’nin Kayığı, (1822), T.ü.y.b. 189 cm × 246 cm, Louvre Müzesi

Ne var ki, edebiyatta ortaya çıkan romantizm ruhu resim sanatında da kendisini göstermiştir. Bu yeni ruhun en yetkin ifadesini bulan usta, Delacroix olmuştur. Klasik sanatın sade, ölçülü ve çoğu zaman soğuk olan tonları, onun eserlerinde yerini sıcak ve parlak renklere bırakmıştır. Antik çağların dengeli sahneleri yerine, hareketle dolup taşan kompozisyonlar ortaya koymuştur. Romantizm, hareket özgürlüğünü ve duruşlardaki ifadeselliği en uç noktalara kadar geliştirmiştir.

Sonrasında, tıpkı edebiyat gibi, resim sanatı da realizmin etkisi altına girmiştir. Bu akımın büyük öncüsü Courbet olmuştur. Çevresinde gördüğü yaşamı doğrudan, güçlü bir anlatımla resmetmiştir. Manzara resmini de güçlü bir duyguyla yoğrulmuş gerçeklikle ele almıştır. Aynı dönemde Rousseau ve Corot da manzara resmini doğayla daha yakın bir ilişkiye taşımışlardır. Doğanın ruhunu ve cazibesini yeniden keşfetmişlerdir.

Son olarak, bu öncüllerin eserini taçlandırırcasına, Manet ve Empresyonistler (izlenimciler) sahneye çıkmıştır.

Manet, gerçek hayatın ressamıydı. Yorgun ve gecikmiş klasik geleneğe bağlı kalanlarla uzun ve sonunda zaferle sonuçlanan bir mücadele vermiştir. Yeni ve kişisel bir bakış açısıyla birlikte, resim sanatına parlak tonlar ve ışıklı bir canlılık getirmiştir. Bu özellikler, başlangıçta Manet’nin çevresinde oluşan Empresyonistler tarafından benimsenmiş ve daha sonra özellikle açık havada yapılan manzara resimlerinde geliştirilip derinleştirilmiştir.

Bu kitapta ele alacağımız konu, Manet ve Empresyonistlerin tarihidir.[1]


[1] Théodore Duret, Manet ve Fransız İzlenimcileri: Pissarro, Claude Monet, Sisley, Renoir, Berthe Moriset, Cézanne, Guillaumin, Grant Richards, Çev. J.E. Crawford Flitch, 1910: Londra

Share Button

Yorumlar kapatıldı.