Melihat Tüzün’ün son üç yıldaki çalışmalarından oluşan “Just In Nature” üst başlığını taşıyan resimlerinin konusunu giderek yabancılaştığımız, günlük koşuşturmalar içinde görmezden geldiğimiz hatta tahrip ettiğimiz doğa oluşturuyor.
Melihat Tüzün, Haydi Doğaya
Haydi Doğaya, Haydi Ormana gibi triptikleri, Karaağaç’a Giderken, Edirne’de gibi resimleri sanatçının yaşadığı şehirler olan Edirne ve Tekirdağ izlenimlerinden oluşuyor. Sanatçı bu resimlerinde kent görünümleri yerine doğaya ve tarihi dokuya odaklanmayı tercih ediyor.
Melihat Tüzün, Tunca Köprüsü
Kadrajına doğayı ve ağaçları alan sanatçı, doğanın renklerini tuvaline aktarırken gözlemlerinden yola çıkıyor. Doğayı en yalın hâliyle betimlerken adeta doğaya ait izlenimlerinden oluşan bir günce tutuyor.
Melihat Tüzün, Haydi Doğaya
Kimi zaman da Dala Konarken, Akbabalar, Dallarda adlı resimlerinde olduğu gibi günlük hayatın tutsaklığından yeşile ve maviye bakmayı unutmuş insanlara biraz olsun nefes aldırmak adına özgürlüğün sembolü olan kuşlara çeviriyor objektifini.
Melihat Tüzün, Dala Konarken
Bazen de köprüleriyle, camileriyle kentin tarihi sızıyor tuvallere geçmişin aralığından. Selimiye’den Tunca’ya, Tunca Köprüsü gibi resimlerinde uzam ve zaman ekseninde doğayı, tarihi dokuyla bütünleştirerek Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bir zafer müjdesi burda her isim/Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim” dizelerine gönderme yaparcasına geçmişle şimdiki anı harmanlıyor Tüzün.
Melihat Tüzün, Tunca Köprüsü
Figüre yer verilmeyen resimlerdeki monokrom renk kullanımı resimler arasındaki bütünlüğü pekiştirici bir unsur olarak önem taşıyor. Ton ve nüans armonileri ise bu bütünlüğü destekleyici bir biçimde kullanılırken doğanın yalın güzelliğini ön plana çıkarıyor. Resme derinlik katan boya katmanlarının kullanımı izleyicinin resme, sanatçının durduğu yerden bakmasına olanak sağlıyor.
Melihat Tüzün, Selimiye’den Tuncaya