Ressamın kendi sanat çizgisini inşa etme yolculuğu, göreceli olarak zor olduğu kadar üretimi ile gelecek süreçte hedeflediği noktaya ulaşması yolunda geliştireceği üslubu ortaya koyacak çıkışlara ve tavra ışık tutması bakımından önemli ipuçlarıyla da doludur. Bu yolculuk sürecinde ressamın kendisini biçimlendirme adımlarını atarken sahip olması gereken en belirleyici özellikleri, yeni bir çıkış için adım attıracak düşünsel bakış açısını geliştirmesinin
Kategori: Serkan Azeri
SERKAN AZERİ: “GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GÖRÜNMEYEN KENT GERÇEĞİ”
İçinde yaşadığımız çağda kent olgusu, çoğunlukla sürekli yenilenme, değişim ve gelişme gibi kavramları zihinsel boyutta bizlere düşündürmesine karşın, günlük yaşamın temposu içerisinde bu kavramları aynı zamanda sorgulatan bir çelişkiyi de çeşitli zamanlarda hissettirir.
Bilim ve teknolojide yaşanan değişimlerin somut boyutta bugünün kentlerinde sadece “görüntüsel” olarak bir değişimi gerçekleştirdiği söylenebilir. “Görünenin ardında
Serkan Azeri: Eğlenceli Bir Hayat İçin Kurulan Renkli Düşler
Eğlenceli, gösterişli bir yaşam tarzı birçok insanın içinde olmak istediği renkli görüntülerin büyüsünü sunar çoğu zaman. Böyle bir yaşam tarzı bazı insanlar için “an”ın hakkının verilerek yaşandığı bir amaç boyutunda olurken, bazıları için de hayatın gerçeklerinden uzaklaşmak adına kendisini kısa süreliğine iyi hissettiren bir kaçış sürecine dönüşebilir.
Yukarıda bahsettiğimiz bu yaşam biçimi kadının bakış açısında doğal olarak farklı
Serkan Azeri, ”Öz”ü Hatırlamak Üzerine
Bugünün
dünyasında ”insan”, giderek doğadan ve kendi değerlerinden uzaklaşmaktadır.
Bu kaotik sistemin içinde, insanın yeniden ”kendini hatırlaması” ve parçası
olduğu doğa ile ”öz”ünde bütünleşebilmesi yeni bir bilinçlenme sürecini
beraberinde getirir. İnsanın özünü ve köklerini hatırlaması, farkındalığını da
yükseltir.
Kent
ve insanı merkezine alarak daha
Serkan Azeri: Barış Cihanoğlu’nun Güçlü Söylemleri Üzerinden Resimsel Analizi
Bir sanatçı için üretkenlik ne denli önemliyse, hayat görüşünü de eserlerine yansıtabilmesi o denli önemlidir. Sanatçının bir yaşam örneği olarak bunu ortaya koyması ve devam ettirebilmesi, bu anlayışı günümüz sistemi içerisinde koruyabilmesi, olumlu gelişimi adına ileriye dönük referans alabileceğimiz en önemli kriterlerin başında gelmektedir.
Barış Cihanoğlu’nun resimlerindeki anlamı fark edebilmek için, onun hayata bakışını ve yıllar içerisinde kararlılıkla sürdürdüğü “dik duruşunu” kavramak en doğru yaklaşım olacaktır. Resim Barış Cihanoğlu için düşüncesini ortaya koymak adına hep bir araç oldu. Klasik beğeniler ve piyasa onu hiçbir zaman ilgilendirmedi. Şartlar ne olursa olsun kulaklarını tıkadı. Sadece kendi söylemine, yapacaklarına ve resmi aracılığıyla inşa ettiği kendi yoluna odaklandı. Yeri geldi, yaptığı resimler eleştirildi, yeri geldi açacağı sergi öncesi resimleri reddedildi. Her türlü olumsuzluğa rağmen, bu söylemin enerjisiyle şekillenen resimleri bu tıkanma süreçlerinde kendi yolunu açtılar. Onun resimleri nitelikleri ve anlamlarıyla fark edebilen gözler ve zihinler için her zaman “kendilerini’’ sundular.
Modern Resim tarihi içerisinde yenilik yaratan ressamların başına gelen olumsuz durumları yaşadı Barış Cihanoğlu. Gücünü ve ilhamını hep bu yaşam örneklerinden aldı. Mücadelesini verdiği nitelikli resminin yakın süreçte olmasa bile“doğru zamanda” mutlaka fark edebileceğinive amacına ulaşacağını düşündü. Barış, neyi amaçladığını çok iyi biliyordu. Böyle bir duruşa sahip olmanın günümüzde karşısına çıkaracağı olumsuz durumları ve karşı mücadelenin zorunluluğunu da çok iyi biliyordu. Bu yüzden güçlü fikirleriyle, inancıyla, kendisini ileri taşıyan bir bilinç oluşturdu.
Barış Cihanoğlu’nun resimleri bu toplum için genel klasik beğeniye uymaz. Birçok kişi için de, soğuk, irrite edici gelebilir. Onun resimlerinin görselliği, resimlerdeki anlamı ve ışık tuttuğu karakter modellerini kavrayamayanlar tarafından doğru algılanamayabilir. Onun resimsel imgeleri bir anlamda insanların “kendi gerçeklikleriyle yüzleşmek istemeyişlerinin” tuvale yansımış halidir. Barış’ın tuvalleri karşılarına geçip izleyen insanlar için bir “ayna” olur. İçte saklanan, dile getirilemeyen çarpık eğilimleri, psikolojik sorunları gerek mizahi gerekse de irrite edici bir enerjiyle vurur yüzlere…
Barış Cihanoğlu’nun daha önce açtığı bir sergisinin ismi ‘’Kendini bul’’ dur, bu sergide kullandığı başlık bile bu yüzleşme ve arayışa gönderme yapmaktadır. Bir insan için en zor olan yüzleşme kendi gerçek iç kimliği ile olan yüzleşmesidir. Kendi içinde var olanı, hatta çoğu zaman kendisine karşı bile açıklayamayıp gizlediği eğilimlerini, zayıflıklarını pervasızca izleyiciye yansıttığı için elbette ilk bakışta hoşa gitmeyecektir bu ayna tutuş. Bu resimler anlam resmidir. İmge resmidir. Anlam derinliği yaşam modelleri üzerinden biçimlenir görsellikte. Karakterler üzerinden okunan bozulmuş sistemin eleştirisi vardır. Bu resimler aynı zamanda birbirinin tekrarı olan resimler değildir. Her dönem yeniliğe açık, takip eden için merak uyandıran güçlü bir söylemin görsel dilini yansıtan yaratımlardır.
Barış Cihanoğlu’nun 20 Ocakta Gallery İlayda’da açtığı kişisel sergisi “Ortak alan” da, bu kararlı yolculuğun son ürünleri görülmekte, sergi 26 Şubata kadar görülebilir…
Serkan Azeri: Murat İrtem’in Perspektifinden Bugünün Kentleri
Çağımızın sürekli ilerlemeye ve gelişmeye yönelik yapısının kent görünümü üzerindeki olumsuz etkileri ve bu yapılanma karşısında doğadan giderek uzaklaşan insanın öz değerlerinden ayrılmasından kaynaklanan doğal bellek kaybı kavramları üzerine düşünen ve üreten bir sanatçı Murat İrtem…
O, günümüzün kentlerinin görüntülerini kendine özgü lekesel soyutlama diliyle resmediyor. Gelişen kent kavramının görselliği ile doğru orantılı bir biçimde büyük boyutlu resimler yapıyor. Tuval üzerinde kentin gerçekçi görüntüsünü düşündüren çizgisel ve lekesel boyutta çarpıtmalarla başlayan biçim yoğunlukları resmin orta ve alt bölümlerinde giderek boyanın yoğun olarak kullanıldığı dokusal uygulamalarla devam ediyor. Metropoller, içerisinde yaşadığı dünyayı sorgulayan sanatçının perspektifinde, kurgulanmış kaotik yapılarıyla,giderek renk ve lekelerden oluşan soyut birgörselliğe dönüşüyor.
Murat İrtem, çok yönlü bir çalışma disiplini içerinde ürettiği resimlerinde, bugünün dünyası yapaylığı içerisinde kaçınılmaz olarak girmiş olduğu yoğun tempoya bağlı olarak, tıpkı orantısız büyüyerek genişleyen kentlerde olduğu gibi, insanında giderek kendine yabancılaşmasını görsel boyutta erime ve yok oluş gibi kavramlara göndermeler yaparak vurguluyor.
SERKAN AZERİ: “GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GÖRÜNMEYEN KENT GERÇEĞİ”
İçinde yaşadığımız çağda kent olgusu, çoğunlukla sürekli yenilenme, değişim ve gelişme gibi kavramları zihinsel boyutta bizlere düşündürmesine karşın, günlük yaşamın temposu içerisinde bu kavramları aynı zamanda sorgulatan bir çelişkiyi de çeşitli zamanlarda hissettirir.
Bilim ve teknolojide yaşanan değişimlerin somut boyutta bugünün kentlerinde sadece “görüntüsel” olarak bir değişimi gerçekleştirdiği söylenebilir. “Görünenin ardında
Serkan Azeri: Eğlenceli Bir Hayat İçin Kurulan Renkli Düşler
Eğlenceli, gösterişli bir yaşam tarzı birçok insanın içinde olmak istediği renkli görüntülerin büyüsünü sunar çoğu zaman. Böyle bir yaşam tarzı bazı insanlar için “an”ın hakkının verilerek yaşandığı bir amaç boyutunda olurken, bazıları için de hayatın gerçeklerinden uzaklaşmak adına kendisini kısa süreliğine iyi hissettiren bir kaçış sürecine dönüşebilir.
Yukarıda bahsettiğimiz bu yaşam biçimi kadının bakış açısında doğal olarak farklı
Serkan Azeri, ”Öz”ü Hatırlamak Üzerine
Bugünün dünyasında ”insan”, giderek doğadan ve kendi değerlerinden uzaklaşmaktadır. Bu kaotik sistemin içinde, insanın yeniden ”kendini hatırlaması” ve parçası olduğu doğa ile ”öz”ünde bütünleşebilmesi yeni bir bilinçlenme sürecini beraberinde getirir. İnsanın özünü ve köklerini hatırlaması, farkındalığını da yükseltir.
Kent ve insanı merkezine alarak daha
Serkan Azeri: Barış Cihanoğlu’nun Güçlü Söylemleri Üzerinden Resimsel Analizi
Bir sanatçı için üretkenlik ne denli önemliyse, hayat görüşünü de eserlerine yansıtabilmesi o denli önemlidir. Sanatçının bir yaşam örneği olarak bunu ortaya koyması ve devam ettirebilmesi, bu anlayışı günümüz sistemi içerisinde koruyabilmesi, olumlu gelişimi adına ileriye dönük referans alabileceğimiz en önemli kriterlerin başında gelmektedir.
Barış Cihanoğlu’nun resimlerindeki anlamı fark edebilmek için, onun hayata bakışını ve yıllar içerisinde kararlılıkla sürdürdüğü “dik duruşunu” kavramak en doğru yaklaşım olacaktır. Resim Barış Cihanoğlu için düşüncesini ortaya koymak adına hep bir araç oldu. Klasik beğeniler ve piyasa onu hiçbir zaman ilgilendirmedi. Şartlar ne olursa olsun kulaklarını tıkadı. Sadece kendi söylemine, yapacaklarına ve resmi aracılığıyla inşa ettiği kendi yoluna odaklandı. Yeri geldi, yaptığı resimler eleştirildi, yeri geldi açacağı sergi öncesi resimleri reddedildi. Her türlü olumsuzluğa rağmen, bu söylemin enerjisiyle şekillenen resimleri bu tıkanma süreçlerinde kendi yolunu açtılar. Onun resimleri nitelikleri ve anlamlarıyla fark edebilen gözler ve zihinler için her zaman “kendilerini’’ sundular.
Modern Resim tarihi içerisinde yenilik yaratan ressamların başına gelen olumsuz durumları yaşadı Barış Cihanoğlu. Gücünü ve ilhamını hep bu yaşam örneklerinden aldı. Mücadelesini verdiği nitelikli resminin yakın süreçte olmasa bile“doğru zamanda” mutlaka fark edebileceğinive amacına ulaşacağını düşündü. Barış, neyi amaçladığını çok iyi biliyordu. Böyle bir duruşa sahip olmanın günümüzde karşısına çıkaracağı olumsuz durumları ve karşı mücadelenin zorunluluğunu da çok iyi biliyordu. Bu yüzden güçlü fikirleriyle, inancıyla, kendisini ileri taşıyan bir bilinç oluşturdu.
Barış Cihanoğlu’nun resimleri bu toplum için genel klasik beğeniye uymaz. Birçok kişi için de, soğuk, irrite edici gelebilir. Onun resimlerinin görselliği, resimlerdeki anlamı ve ışık tuttuğu karakter modellerini kavrayamayanlar tarafından doğru algılanamayabilir. Onun resimsel imgeleri bir anlamda insanların “kendi gerçeklikleriyle yüzleşmek istemeyişlerinin” tuvale yansımış halidir. Barış’ın tuvalleri karşılarına geçip izleyen insanlar için bir “ayna” olur. İçte saklanan, dile getirilemeyen çarpık eğilimleri, psikolojik sorunları gerek mizahi gerekse de irrite edici bir enerjiyle vurur yüzlere…
Barış Cihanoğlu’nun daha önce açtığı bir sergisinin ismi ‘’Kendini bul’’ dur, bu sergide kullandığı başlık bile bu yüzleşme ve arayışa gönderme yapmaktadır. Bir insan için en zor olan yüzleşme kendi gerçek iç kimliği ile olan yüzleşmesidir. Kendi içinde var olanı, hatta çoğu zaman kendisine karşı bile açıklayamayıp gizlediği eğilimlerini, zayıflıklarını pervasızca izleyiciye yansıttığı için elbette ilk bakışta hoşa gitmeyecektir bu ayna tutuş. Bu resimler anlam resmidir. İmge resmidir. Anlam derinliği yaşam modelleri üzerinden biçimlenir görsellikte. Karakterler üzerinden okunan bozulmuş sistemin eleştirisi vardır. Bu resimler aynı zamanda birbirinin tekrarı olan resimler değildir. Her dönem yeniliğe açık, takip eden için merak uyandıran güçlü bir söylemin görsel dilini yansıtan yaratımlardır.
Barış Cihanoğlu’nun 20 Ocakta Gallery İlayda’da açtığı kişisel sergisi “Ortak alan” da, bu kararlı yolculuğun son ürünleri görülmekte, sergi 26 Şubata kadar görülebilir…
Serkan Azeri: Murat İrtem’in Perspektifinden Bugünün Kentleri
Çağımızın sürekli ilerlemeye ve gelişmeye yönelik yapısının kent görünümü üzerindeki olumsuz etkileri ve bu yapılanma karşısında doğadan giderek uzaklaşan insanın öz değerlerinden ayrılmasından kaynaklanan doğal bellek kaybı kavramları üzerine düşünen ve üreten bir sanatçı Murat İrtem…
O, günümüzün kentlerinin görüntülerini kendine özgü lekesel soyutlama diliyle resmediyor. Gelişen kent kavramının görselliği ile doğru orantılı bir biçimde büyük boyutlu resimler yapıyor. Tuval üzerinde kentin gerçekçi görüntüsünü düşündüren çizgisel ve lekesel boyutta çarpıtmalarla başlayan biçim yoğunlukları resmin orta ve alt bölümlerinde giderek boyanın yoğun olarak kullanıldığı dokusal uygulamalarla devam ediyor. Metropoller, içerisinde yaşadığı dünyayı sorgulayan sanatçının perspektifinde, kurgulanmış kaotik yapılarıyla,giderek renk ve lekelerden oluşan soyut birgörselliğe dönüşüyor.
Murat İrtem, çok yönlü bir çalışma disiplini içerinde ürettiği resimlerinde, bugünün dünyası yapaylığı içerisinde kaçınılmaz olarak girmiş olduğu yoğun tempoya bağlı olarak, tıpkı orantısız büyüyerek genişleyen kentlerde olduğu gibi, insanında giderek kendine yabancılaşmasını görsel boyutta erime ve yok oluş gibi kavramlara göndermeler yaparak vurguluyor.