Eda Çığırlı: Özü İnsan Ruhu Olan Kolajlar

Share Button

Sahiplenilmesi zor olan yaşanmışlıkların bedende büyük bir karşılığı var. Bazen boğulurken bulursun kendini ve tam o anlarda kes, düzenle, yapıştır tekniği duygusal aktarımın doğru yöntemi olur. Kurtarıcıdır aslında birbirinden bağımsız gazete, kâğıt, kitap, dergi, fotoğraf gibi kestiğin materyaller. Bağımsız karakterlerin, bir dönem yazılmış olan yazıların yeniden düzenlenmesidir. Gerekli yerlerde eklemleyerek yaptığın kompozisyona, boya ve kendi el yazını da dâhil edersin. Bu yüzdendir ki kolaj hangi zamanda olursa olsun ruhsal savaşın büyük patlamasına karşılık gelir.

Ben de önce sanatı tarihlendiren yenilikçi öncü sanatçıların izlerini takip ettim. Yüz yıl öncesine baktığımızda içimizdeki yalnızlığımız gideriliyor. Büyük yıkımların, sancılı değişimlerin, göçlerin ve kabul edilmesi zor kayıpların, yasların, çalkantıların içinden varlığıyla yenilikçi üretimler yapabilen devrimci sanatçılara hayranlık duymamak imkânsız. Tarihin sahiplendiği, hayatın kutsadığı sanatçıların izleri yol arkadaşım oldu.

Benim hikâyemde, deneysel arayışla geçen yıllar içinde kolajla daha fazla uyumlandım.  Bu uyumlanma derinlerde saklı olan büyük çığlığın açığa çıkmasına yardımcı oldu.  İnsana dair gözlemlerimi sanatsal disiplin içinde yeniden düzenledim. Seçtiğim konuların özünde insan ve insan halleri kendini gösterdi.  İnsan, doğa, yaşam, ölüm, aşk, umut, umutsuzluk, yalnızlık, vicdan, cinsellik, arzu, beklenti, sevgi, aidiyet, aidiyetsizlik, bağımlılık, sınır, sınırsızlık, sonsuzluk, evren ile ilişkimiz odak noktam oldu.

Odaklandığım konuları somutlaştırırken kültürden, mitolojik öykülerden faydalandım. Psikoloji, bilinçdışı, boşluk ve boşluğun içindeki bilinmezlik ise kolajın derinliğini farklılaştırdı.  Hiç tanımadığım ama bir sebepten yollarımızın kesiştiği insanların yaşamları, dünyayı algılama ve kendilerini sunma şekilleri bir yönüyle kolajın mantığını taşıdığını düşündürdü.  Bütünsel bir bakış oluştu algımda. Her insan kendi hayatını kolajlıyor aslında. En güzel yanıysa insan yaralarını kolaj yaparak sarabiliyor. Baskılanmış duygular, ifade edilememiş kelimeler, dışa aktarılamamış öfkenin üretime ve yaratıcılığa dönüştüğünü pek çok kez deneyimledim. Biraz ironik olsa da böylelikle birini öldürmene gerek kalmıyor. Üretimin özünde belli başlı malzemeleri maket bıçağı ile kesmek olduğu için bu yönlendirilmiş aktarım sanat eserine dönüşüyor.

Özü insan ruhu olan kolajlarım, insanların hayatlarına kolaylıkla dâhil oldu, yaşam alanlarına girerek duvarlarında yerlerini aldı.

Share Button

Yorumlar kapatıldı.