DARBE GİRİŞİMİ VE OHAL HAKKINDA UPSD BASIN BİLDİRİSİ

Share Button

logo_UPSD_yeni-01

15 Temmuz 2016, Cuma gecesi Cumhuriyetimize, devletimize karşı yapılan
anti-demokratik, ilkel, akıldışı, trajikomik FETÖ’cu darbe girişiminin
karşısında durduğumuzu, bu ilkel dayatmayı asla ve katiyen kabul
etmediğimizi-etmeyeceğimizi, UNESCO resmi partneri International
Association of Art, Türkiye Ulusal Komitesi, Uluslararası Plastik
Sanatlar Derneği (UPSD) Yönetimi olarak Türkiye’ye duyurmayı görev
biliriz. UPSD olarak, “Sivil Darbe” de dâhil olmak üzere, demokrasiye
ve rejime yönelik her darbeye karşı olduğumuzu bu vesileyle üstüne
basarak bir daha toplumumuza duyururuz.

Bizler daima insan hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin, insan
yaşamının, düşünce özgürlüğü ve özgür sanatın yılmaz birer
savunucusuyuz. Basın özgürlüğüne, demokrasiye, insan hak ve hukukuna,
laik ve Cumhuriyet devleti anlayışının savunulmasına, korunmasına,
Atatürk ilke ve inkılâplarının yaşatılmasının gerekliliğine inanan
sanatçılar olarak, yaşadığımız vahim olayların derin üzüntüsü
içindeyiz.

270’e yakın vatandaşımızın korkunç şartlarda yaşamını kaybettiği elim
olayların ardından TBMM’deki muhalefet parti temsilci ile liderlerin
birlikte ve derhal aynı akıl ve mantık ile meseleyi kınıyor olmaları
bizleri umutlandırmıştır. Bütün parti liderlerine teşekkür ediyoruz.
Ancak olayın sonrasını da düşünerek, hak ve özgürlüklerin, demokratik,
laik devlet anlayışının korunması için gerekli somut çabaları iktidar
partisinden ve Cumhurbaşkanı’ndan beklemek de her vatandaşın hakkı.
Savunduğumuz temel değer Cumhuriyet ve demokrasi olduğuna göre, bu
darbe girişimine verilen tepki oranında, gerçek temel hak ve
özgürlükleri yükseltmek ve geliştirmek de herkesin görevi. Bu şartlar
altında ülkemizde alınan ve dün TBMM’de kabul edilen 3 aylık “OHAL”
kararı maalesef bildiğimiz gibi her an çeşitli zaaflarla yüklü veya
kötü niyetle fırsat kollayan kimi şahıs ve oluşumlar açısından
suistimallere açık ve demokrasimiz açısından tehlikeli bir durum
yaratmıştır. “OHAL”, iddia edildiği gibi demokratik şartları hızla
tesis etmek yerine, tersine her uygulamasıyla halkı huzur, barış ve
demokrasiden uzaklaştıran bir gerginlik ve ağır baskı vesilesi
olacaksa, bunun toplumumuza sağlayacağı iyileştirici bir yarar olmaz.
Bu nedenle devlet birimleri, muhalif oylara karşın kabul edilen
OHAL’in, her uygulama ve düzenlemede son derece özenli ve dikkatli
olmalı, suçlu arayışının bir “muhaliflere cadı avı” sendromuna
dönüşmesinin kesinlikle önüne geçmesi lazımdır.

Ne yazık ki, darbe girişimi sonrası sözde “Demokrasi Bekçiliği” adına
sokağa çıkan kitlelerin içinde, toplumun farklı katmanlarına sataşan,
saldıran, saldırgan tavırlar gösteren, şeriatçı bayraklara sarılan ve
sosyal medyada tehdit-kin yağdıran bir grup ortaya çıkmıştır.
Yetkililerimiz öncelikle genç askerlerimize yönelik yapılmış linç
girişimlerini de göz önüne alarak, derhal iç huzurumuzu tehdit eden bu
duruma el koymalıdır.

Yine bizleri üzen başka bir nokta şudur: Yaşanan elim olaydan sonra,
siyasi partiler tam bir söz birliği içinde ve toplum demokratik birlik
arayışındayken, Cumhurbaşkanı’nın yine ısrarla Gezi günlerine meydan
okurcasına “Topçu Kışlası’nın inşa edileceği, Taksim’e camii
yapılacağını” ısrarla anlatması ve yine bizleri tepkiye itercesine,
Atatürk Kültür Merkezi’nden söz etmeden “Opera Binası” yapılacağını
bildirmesi, vahim ve düşündürücüdür. Türkiye’de toplumun, artık daha
fazla gerginlik ve ayrıştırmaya katlanacak takati yoktur. Bu nedenle,
iktidar ve muhalefetin somut diyaloglara girerek yeni kavgalardan
ülkemizi uzak tutması lazımdır.

Özellikle bu tavrın, devletin ve Kültür Bakanlığı’nın başta tiyatro,
opera ve bale olmak üzere tüm sanat kurumlarını tasfiye etmek
istercesine bizlere yaşattığı bir sürecin peşinden gelmesi son derece
önemlidir. Halen çeşitli kurumlarda yer alan ve muhalif kimlikleriyle
bilinen birçok sanatçı hakkında inandırıcı olmaktan uzak gerekçelerle
soruşturma açan ve ceza yağdıran bir anlayış vardır. Bu tavrın artık
derhal terkedilmesi ve sanatçılara reva görülen bu ilkel tavrın tarihe
gömülmesi lazımdır. Aksi takdirde “demokrasi zaferi” iddiaları ile
geçen darbe girişimi sonrası dönem tabii ki inandırıcı olmaz.

Artık bu ülkede, demokrasi, barış ve huzurdan söz eden herkesin, ciddi
ve güvenilir şekilde sözlerinin arkasında durması, sanat ve düşünce
ortamının hak ve özgürlüklerine karşı, en az kendi bölgelerine
tanıdıkları saygı ve özgürlüğü göstermesi lazımdır.

Ayrıca başta PKK ve IŞİD olmak üzere, ülkenin barışını, güvenliğini ve
huzurunu tesis etmek için diğer terör örgütleriyle de sürekli olarak
sahada mücadele veren değerli TSK mensuplarına ve polislerimize de
sahip çıkılması, yaşanan vahim olayların toplumun bu kademelerinde
güven ve diyaloğu yerle bir etmemesi gerekir. Kimse şunu unutmamalıdır
ki, hangi siyasi anlayıştan olursa olsun, kentlerimizde huzur  içinde
yaşayıp çalışabilmemiz ancak asker ve polisin başarılı görevleriyle
mümkün olabilir.

Darbe girişimi yüzünden olağanüstü ve kahramanca bir direnç gösteren
ve yaşamını kaybeden kıymetli TSK mensuplarımızı, polislerimizi,
güvenlik güçlerini, her yaştan vatandaşlarımızı, şehitlerimizi sevgi,
saygı ve rahmetle anıyor, ailelerine sabır ve metanet diliyoruz.
Kalbimiz onlarla beraber…

Bizler, bu vesile ile, ülkemizde sanat ve özgür düşüncenin toplumun
aydınlanmasında temel ana rolünden feragat etmeden hangi şart altında
olursa olsun, kararlılık ve inançla mesleğimizin tüm gerekleri
doğrultusunda çalışmaya devam edeceğimizi değerli halkımıza ve
kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Saygılarımızla…

Bedri Baykam

UPSD Başkanı

IAA Dünya Başkanı

IAA –UNESCO resmi partneri

UPSD Yönetim Kurulu

Bahri Genç

Tijen Şikar

Aslı Özok

Murat Havan

Ceylan Mutlu

Fazilet Kendirci

Share Button

Hakkında Ufuk Güneş

Kocaeli Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Stajını ATV'de tamamladı.Posta Gazetesi'nde ( Trakya Eki)Muhabirlik yaptı.2011- 2012'de Kocaeli Üniversitesi Uygulama Radyosu Radyo Ki'de Güne Bakış Programı'nda Editör- Spiker olarak görev aldı.

Yorumlar kapatıldı.