Kaos Rezervi, Erdem Yalçın Sergisi, Kırmızı Ardıç Kuşu Sanat Galerisi (03-22 Haziran 2014)

Share Button

image

1987 İzmir doğumlu Erdem Yalçın ilk ve orta öğretimini sürdürürken Sevgi Tekçe Akdur Sanat Atölyesi’nde aldığı sanat eğitiminin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Grafik Anasanat Dalı’ndan mezun olmuştur.
Çalışmalarında portreler, anılar, insanın insanla ve doğayla olan ilişkileri, çocukluk ve oyunlar gibi temalar etrafında yoğunlaşan Yalçın’ın yeni sergisi 3-22 Haziran tarihleri arasında Kırmızı Ardıç Kuşu Sanat Galerisi (Alaçatı)’nde görülebilir.

GLOBAL KAOSTAN, GENEL BİR İNSAN TANIMINA

Benliğin benlik olmaktan çıktığı nokta, insanın insan olmaktan çıktığı, arzularını gemsiz bıraktığı; hayvanal bir zeminde kendini şaşkınlıkla bulduğu noktadır. O, artık kendini tamamen açık etmiştir ve şok boyutunda değerlendirilmeyi bekleyen bir ‘şeydir’ artık. Ama değerlendirme noktası sanırım imkânsızlığa karşılık geliyor; çünkü değerlendirmeci, kaçınılmaz olarak insanal zeminde eğleşen biri olmak durumundadır. Sosyal ilişkiler ağından çıkamamış, gizlediği arzuları ve öz benliğiyle, nasılda değerlendirmeyi istiyor-bekliyordur-.

Medeniyet, engellenen arzuların posası mıdır ki, zerafet bile, ancak yağma, tecavüz, gözyaşı, kan ve kemik birikimi üzerine kurulmuş saraylarda peydahlanmıştır. Modernizm, kendimizden uzaklaşmamız, birbirimizi katletmeyi kolay hale getirişimiz ve birbirimizle farklı alanlarda yarışmamız şartıyla bize hitap eder. Global fırtına ise, yüzeyselliğimizi görmek açısından sıkıcı bir dönemi çoktan başlatmıştır.

***
Kendimizi kaybettiğimiz an, kendimizi bulduğumuz an mıdır? Ve acaba sorunun cevabını verdiğimiz anda, hangi sınırdayızdır. Bir ölü karşısındaki saygımızın sebebi nedir? Kendimize doğru söyleyebildiğimiz ve ahlak normlarını terk edebildiğimiz ölçüde doğru cevaplayabileceğimiz sorular vardır. Ve bu sorular cevaplandığında, bir kralın tacı ile bir tükürük arasında hiçbir fark kalmaz. İnsan açısından ise, öylesine genel bir noktaya gelinir ki, artık tüm yargılar geçersiz hale gelir. Ve geriye kronik bir şok biçiminde algılanan, ‘gerçek insan’ gerçeği kalır. Cinnet geçirmiş bir koca gibi, en hakiki biçimiyle…
Şu soruyu yineleyip, ilkokul öğrencisi tavrıyla cevaplayalım:
Neden bir ölü karşısında saygılıyızdır?
Sahnedeki yarı öğrenilmiş tepkisizliğimiz, karşımızdakinin canlı olmadığını bildiğimizdendir.

Share Button

Yorumlar kapatıldı.