Vecdi Uzun, Habip Aydoğdu Resmindeki Soyut Kavramlara ve Bu Kavramların İçeriğine Ulaşmak İçin Gereken Çabalar

Share Button
Habip Aydoğdu, Arayış, 2017 T.Ü.A.B.,60x60cm

Habip Aydoğdu, Arayış, 2017
T.Ü.A.B.,60x60cm

Tikeller arasındaki benzerliklerden bir tümelin bilgisine varma soyutlamadır.”    Bertrand Russell

Ressam Habip Aydoğdu, 76. kişisel sergisini son dönem resimlerinden oluşan bir seçkiyle 12 Şubat 2019 tarihinde İzmir Selçuk Yaşar Resim Müzesi ve Sanat Galerisi’nde açtı.  Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, sanatçı Habip Aydoğdu’nun ilk kişisel sergisini açtığı 1976 yılından bu güne 76. kez sanatseverlerle buluşması fikrinden hareketle, Aydoğdu’nun “76/76… olarak adlandırdığı sergisinde, sanatı ve sanatçıyı bir kez daha bir araya getiriyor. Bu sergide izleyici ile buluşan resimlerin -“Resimli Notlar Serisi” hariç -“Monolog, Arayış, Kör Dövüşü vb.” birer kavram ile isimlendirilmiş olması bu serginin kavram üzerinden bir anlatım dili seçmesi ile dikkat çekmektedir.

Habip Aydoğdu gibi soyut çalışan bir sanatçının bir soyut çalışmasını incelemek ve oradan da bir sonuca ulaşmak her sanat izleyicisinin çok kolay başarabileceği bir süreç değildir. Sözel, yazılı, görsel veya plastik sanatlar dâhil bir sistematik sanatsal yapıyı anlamaya çalışırken kavramlara, kavramların içeriğine, önemine,  birliktelik ile karşıtlığına sahip olmamız; içselleştirerek uygulamaya koyabilmemizle doğrudan ilgilidir.

Soyutlama fonksiyonunu bilirseniz; kavramların içeriğine kolaylıkla ulaşabilirsiniz.  Örneğin; İnsan hakkı ile kul hakkının içeriği farklıdır.  Sakat,  Özürlü ve Engelli kavramlarının aynı olduğu sanılsa da, tarihsel süreçte etken ve edilgen olan tarafa bakıldığında farklılık bulunduğu görülmektedir.

Habip Aydoğdu resimlerini incelerken  “Okuma- Okuduğunu Anlama-Düşünme-Analiz Etme-Düşünce Oluşturma-Düşünceyi Ortaya koyma” aşamalarını geçmek için sadece fayda/yarar üzerine değil, tamamen değer üzerine ve üç yüz altmış derece ve holistik açıdan bakabilen bir düşünme gerçekleştirmemiz gerekir.

Resimlerinde boya ve fırça ile anlık hareketler sonucunda oluşan,  ilk bakışta figür etkisi yaratan yüzey üzerindeki hareketlenmelerden zaman zaman çıktığı ifade edilen mitolojik ve metafizik havadan (bana göre ise böyle bir çaba veya sonuç resimlerde görülmemektedir.)  etkilenmemek için öncelikle soyut kavramlara başvurmak gereklidir.

201803R014135TX800F09_yuksek

Habip Aydoğdu

Habip Aydoğdu resimlerini anlamaya çalışırken;  soyut ve somut varlıklara aracılık eden kavramların epistemoloji temelinde farklı olduğunu, soyut varlıklara ait kavramların somut varlıklara ait kavramlardan daha açık ve seçik olmadığını unutmamak ve bu ayrımı da çok iyi bilmek gerekir. Bu resimleri anlayabilmemiz için de kavramların kaplam ve içlemi, açık-seçikliği,  birlikteliği, karşıtlığı-farklılığı ve önemine dikkat etmemiz gerekmektedir. Kavramın açıklığı olan kavramın içeriğinin değişmesi; var olanın bilgisini elde eden insan tabiatında aranırsa,  insanın bilme gücü ve bilmeye yönelik tarzı bu değişikliğin ana sebeplerindendir. Kavramın seçikliği ise;  onu başka kavramlardan ayıran niteliklerin belirginliği ve kavramın temsil ettiği var olanın çerçevesinin ifadesidir. Özgürlük kavramını içselleştirebilmek için esaretten özgürlüğe ulaşılan yolun detayını bilmek gerekir.

Manalar, anlamlarda gizli olup anlamların farklı algılarda değişkenlik göstermesi ve kavramların içeriğinin tam olarak anlaşılmaması sonucunda gerçeklik kişiye göre değişir ve buradan da anlamdan manaya, manadan da tek olan hakikate ulaşılması için gereken doğru zincir kurulamaz. Burada anlatılan hakikate ulaşma mistik olmayıp insanın iç dünyasını ortaya koyması sonucu akılla değer yaratma ve bu çabaların sonucunu insanlık yararına koyma çabasıdır.

İnsan biyolojik ve yaşam ihtiyaçlarını giderirken somut,  diğer varlıklarda olmayıp sadece kendisinde olan düşünsel yönü ile de simgeleri ve sembolleri çözerek kendi varlığını inşa ederken soyut bir varlıktır. İnsan için en üst düzey ve geniş düşünme biçimi olan  “soyut düşünme”; somuttan başlar ve yine ona döner. Örnek olarak din de önce somuttan soyuta, daha sonra soyuttan somuta indirilmiş yaşam biçimi ve kültürdür.

İnsan zihninin bilgi edinmesinde gerekli olan soyutlama,  maddî olan bir nesnenin duyusal bilgisinin kavramsal hâle getirilmesi ya da doğrudan kavramsal olarak düşünülmesidir. Her iki durumda da soyut düşünme; ussal,  kavramsal, kuramsal, tümel ve simgesel düşünmedir. İnsanın bilişsel yapısının gelişmesinde soyut düşünme önemli bir işleve sahiptir.

Bilincimizin ilk adımı algıdır ve algıda daha henüz düşünme dediğimiz soyutlama ve simgeleştirme edimi yoktur. Algı;  bilincin dikkati ve ilgi alanına girdiği andan itibaren artık özneden,  algılanan nesneye doğru işleyen yönde bir hareket ortaya çıkar.

Algı ya da duyum daha sonraki adımda duyguya dönüştüğü andan itibaren algı; saf algı durumunu kaybeder ve bilincin yani öznenin ona yüklediği yüklemler ile şekillenir, bir hikâye kazanmaya ve duygu ifade etmeye başlar.  Bu aşamada soyutlama edimi devreye girer. Kullandığı dil tümüyle soyut ve simgesel olan insan;  bu somut olan dünyadan kendisini çıkarmış,  dil ve düşünme ile şu an içinde yaşadığı tümüyle soyut bir dünya yaratmıştır.

Habip Aydoğdu, El yapımı kağıt üzerine akrilik boya, 31x31cm. 2017

Habip Aydoğdu, El yapımı kağıt üzerine akrilik boya,
31x31cm. 2017

Düşünce eyleminin sonunda ortaya çıkan ham ve saf düşüncenin sunumu için mutlaka “dikkatli ve derinlikli düşünceler “ hâline getirilmesi esastır. Düşüncenin bir sanat eseri aracılığıyla özellikle kavramsal birikime sahip topluluklar önünde sunulmasında detaylandırma, kavramsal açıklamalar, bağlantılar, karşılaştırmalar yapma ve kavramlar arası ilişkisini ortaya koyma esastır. Düşünceye derinlik verme aşamasında çok dikkatli olunmazsa saf düşünce gereken etkiyi sağlayamadığı için resim içinde kısa bir süre içinde kaybolur. Habip Aydoğdu resimlerinde kavramların yerleştirilmesi ve kalıcılığını sağlamak için gereken sanatçı dikkati ve sabrı görülebilmektedir.

Habip Aydoğdu çalışmalarının amacı; kavramların gücü ve etki alanına ulaşma çabasındandır. İzleyici olarak resimleri kavramların içinde olduğu “anektodal, alegorik, betimletici, hikâyeci ve işaret edici” yanından kurtarırsak,  o kavram artık kendi yüklemlerinden sıyrılır ve sadece kendisini göstermeye başlar.

Plastik sanatlar başta olmak üzere tüm sanat dallarında önemli ve uzun bir süreç olan soyutlama,   soyut sanat gibi kavramların hepsi de bu işlemden başka hiç bir şey değildir. Felsefe içerikli bir makaleyi, soyut bir resmi veya heykeli anlayamıyorsanız; henüz soyut kavramları,  bu kavramların içeriği ve diğer kavramlarla ilişkisini kavrayamamış olmanızdandır.

Soyutlama; konunun özetini yapmak veya detaylarını ortadan kaldırıp sadece ana hatlarına çekmek olmayıp daha önce bir sembole veya kavrama aktardığı üzerinden anlatım yapmaktır. Soyutlama;  kendi içeriklerinden soyutlayarak sonunda artık soyutlanamayacak noktaya taşır ve orada kavramın ilkesi ortaya çıkmış olur.

Sembol ise;  böyle bir ilke aramak yerine bir parçanın bütünü araması şeklindedir. Soyutlama ve soyut; bir analiz işlemi iken,  sembol ise tam tersine bir sentez işlemidir. Sembol çoklu anlamların birbirinin üstüne eklendiği bir şeydir. Burada görünür unsur ile görünür olmayan unsurun birlikteliği söz konusu olup,  sembol tamamen soyutlamadan farklılığıyla görünür unsurun görünmez unsuru işaret edenidir.  Habip Aydoğdu resimlerini incelerken resim yüzeyinde oluşmuş hareketlerden birer simge yaratmak değil, bu hareketlerden bir soyut kavrama doğru yol almak önemlidir. İzleyici bunu gerçekleştiremediği zaman aklında imge olarak yarattığı simgesel resim etrafında dönecek ve soyut kavramlara ulaşamayacaktır.

Habip Aydoğdu resimlerinde belirgin olmayan figürlerden yola çıkılarak imgeler yaratılabilir, ancak salt imgeler üzerinden de felsefe yapılamaz. İmgeleri mutlaka simgeye dönüştürmeniz gerekir ki ortaya anlam çıkabilsin. İnsan imgeleri sadece birer iz olarak bırakmaz, onları simgeye dönüştürerek sonra da onlar üzerinden kendine yansıtmalar yaparak bir ben bilinci oluşturur. İmgeyi olduğu gibi bırakmayarak, onu bir yazıma çevirerek o imgeyi imgenin salt kendi varlığını göstermesinden sıyırır ve böylece bir imge artık kendini değil de kendi olmayanını gösteren çoklu anlamlar denizine doğru açıldığı zaman artık onun adı imge değil “simge”dir. Soyutlamanın çıktığı yer burasıdır. Yani bir soyutlama yetisi… Habip Aydoğdu sahip olduğu soyutlama yetisi ve sanat birikimiyle izleyicisi adına soyut kavramları çalışmalarında anlatma çabasındadır.

Habip aydoğdu, El yapımı kağıt üzerine akrilik boya, 31x31cm. 2017

Habip Aydoğdu, El yapımı kağıt üzerine akrilik boya,
31x31cm. 2017

Psikolojik olarak uzak nesneler soyut, daha yakın olanlar somut algılanmaktadır. Psikolojik uzaklık;  zamansal olarak uzak, gelecek veya geçmiş duygusu yaratacaktır. Uzağın soyut, yakının ise somut algılanmasının sebebi, uzağın tahayyülünde zamandan ve mekândan bağımsız, değişmeyen, sabit unsurların ön plana çıkarılmasının gerekmesidir. Habip Aydoğdu resmindeki derinlik ve uzaklık hissinin temeli, yaratılan soyut kavramların varlığı yanında kırmızı ve siyah renklerin yarattığı histir.

Ressam Habip Aydoğdu’nun yıllardır uyguladığı yaklaşım gibi bu sergi ile de her bir çalışmasını bir çemberin üzerine ve izleyicisini de çemberin merkezine yerleştirerek oluşturduğu bir daire, onun anlatım dilinin başka bir ifadesidir.

İzleyici sergi esnasında dairenin merkezinden çemberin çevresine sık sık giderek/gelerek bir şeyler almalı/vermeli, mutlaka kendi içindeki kavramsal daireyi büyütüp güçlendirecek yeni bir şeyleri de merkeze bırakabilmeli ve düşünsel yarar sağlamalıdır.  Akıl ve zihin işletimin sistemin yapısı doğrultusunda;  bu çemberin çapının genişliği ve çemberde yer alan sanatseverin bilgisi, gücü ve direnci artacaktır.

Kavramların önemine yapılan bu açıklamalardan sonra Habip Aydoğdu’nun sergisi bir kavramsal yığını veya kavramlardan oluşan tek bir metinmiş gibi düşünülmemelidir ve anlama süreci de buradan başlatılabilir. Bu kavrayışı edindikten sonra da Hermeneutik Döngü’nün içinde ormanını kaybetmiş bir ağaç gibi dönüp durmayı göze almak oldukça önemlidir, çünkü ne kadar metinler arası bir okuma yapılırsa yapılsın, döngüsel süreçte “anlam”ın neresinde durduğumuzun keşfi pek de mümkün değildir.

“Dilimin sınırı dünyamın sınırıdır.” ’dan dan hareketle;   “Okuma- Okuduğunu Anlama-Düşünme-Analiz Etme-Düşünce Oluşturma-Düşünceyi Ortaya koyma”  zincirinin de sağlanması için Habip Aydoğdu resimlerinde mevcut kavram zenginliğini yakalayabilecek “Güncel Dil Birikimi” ve “Dil Felsefesi”ne sahip olmak gerekir.

Her biri bizim için açık ve  “Açık Yapıt” olan çok katmanlı resimleri, yüzey yapı/derin yapı ilişkisi ile çoğul okumaya müsait anlam düzlemleri oluşturur. Yüzey yapı gösterenlerinin derin yapıdaki karşılıkları (gösterilenleri) okuyucuya kendi birikimine göre bir anlam boyutu açar. Metaforik dokulu bu tip metinlerin tüm katmanlarıyla çözümlenebilmesi sanatsever ile Habip Aydoğdu resimleri arasında kültürel ittifakın var olmasına bağlıdır.

Habip Aydoğdu, 2017 El Yapımı Kâğıt Üzerine Akrilik Boya / 31x31 cm

Habip Aydoğdu, 2017
El Yapımı Kâğıt Üzerine Akrilik Boya / 31×31 cm

Resimlerdeki ana fikrin bulunmasında düşünce akışının hangi yöne doğru olduğunu bulmak çok önemli bir kuraldır.  Anlatım tekniği olarak düşünce akışının genelden özele gittiği paragraflarda tümdengelim tekniğiyle yazılmış yazılarda ana fikir net olarak ortadadır.  Tümevarımda, düşünce akışının özelden genele gittiği parçalarda ise ana fikir detaylarda gizlidir. Az renk ve figür ile yaratılan Habip Aydoğdu resimlerinde, soyut kavramlarına sahip sanatseverlere tümden gelim yoluyla anlatım dili kullanmaktadır. Gerek sergi, gerekse her resim için yapılan açıklamalar izleyicinin yolunu ve ulaşabileceği hedefini ortaya koymaya yardımcı olmaktadır.

Netice olarak; kavramların öğreniminde;  kavramların içerik öğelerinin açıklanması etkili bir öğrenme için önemlidir. Tam ve eksiksiz öğrenilen kavramlar, öğrenme niteliğini artırmaktadır. Yanlış ve eksik öğrenilen kavramlarla;  ya aşırı ve dar genellemelere, ya da yanlış kavramsallaştırmalara ulaşılır. Kavramlar arasındaki ilişkileri görmek, farklı bakış açılarıyla bir kavramı tanımak ve doğrusal olmayan bir içerikle kavramları öğrenmek,  bilişsel esnekliklerinin gelişmesine yardımcı olmaktadır. Kavramların içerik öğelerinin açıklanması;  kavramların tam ve eksiksiz öğrenilmesine ve bilişsel esnekliğin gelişmesine katkıda bulunarak sanatın, bilimin ve felsefenin daha nitelikli öğrenmesine yardımcı olacaktır.

Habip Aydoğdu; daha önceki sergilerinde olduğu gibi bu sergisinde de sert mesajlarla aklımıza doğrudan temas ederek düşünmemizi sağlamaya çalışmaktadır. Sanatseverlere düşen görev ise öncelikle sanat çalışmalarındaki kavramları anlama çabası içinde olmaktır.

 

HABİP AYDOĞDU

Habip Aydoğdu, 1952’de Konya’da doğdu. 1974’te, bugünkü adı Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olan İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulunu tamamladı. 1988 yılında TRT Haber Merkezindeki grafikerlik görevinden ayrılan Aydoğdu, tüm zamanını sanata adadı. Şu ana kadar yurt içi ve dışında 76 kişisel sergi gerçekleştirdi.

Habip Aydoğdu ve sanatı hakkında çok sayıda kitap yayınlandı.

2016 yılında Çağdaş Arap Edebiyatı’nın dünyaca en büyük şairi kabul edilen Adonis ile İzmir Folkart Gallery’de “Kan Kırmızı” adlı sergisiyle izleyicileriyle buluşan Aydoğdu, 2018 yılında ise Bodrum Şevket Sabancı Kültür ve Sanat Merkezi’nde “Kırmızı Yolculuk” adlı sergisini gerçekleştirdi.

Sanat alanında çeşitli ödüllerinden bazıları; 1987 yılında 4. Yunus Emre Resim Yarışması – Başarı Ödülü, Uluslararası Bandırma Kuş Cenneti Kültür ve Sanat Festivali Resim Yarışması – Başarı Ödülü, 21. DYO Resim Yarışması – Resim Ödülü, 48. Devlet Resim ve Heykel Sergisi – Resim Ödülü, 1997 yılında 8. Asya Sanat Bienali – Onur Ödülü, 2009 yılında ise Artforum Ankara 5. Sanat Fuarı – Sanatçı Onur Ödülü’dür.

Aydoğdu’nun yapıtları; Ankara Resim ve Heykel Müzesi, İzmir Selçuk Yaşar Resim Müzesi, İzmir Resim Heykel Müzesi, Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu, İş Bankası Sanat Koleksiyonu, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi, Hacettepe Sanat Müzesi, Gazi Üniversitesi Sanat Müzesi ve Proje 4L-Elgiz Güncel Sanat Müzesi’nde bulunmaktadır.

Share Button

Hakkında Vecdi Uzun

1959 Mersin doğumludur. İşletme, Felsefe Lisans ve Sanat Tarihi Yüksek Lisans mezunu olup, Felsefe Yüksek lisans ile Sanat Tarihi Lisans eğitimine devam etmektedir. İş hayatını başlangıçta banka ve finans sektöründe üst düzey yönetici ve daha sonra bir dış ticaret şirketinde ortak olarak sürdürmüştür. Yayınlanmış bazı sanatçı biyografi kitapları bulunmaktadır. Çeşitli gazete ve dergilerde başta “Genç Ressamlar” olmak üzere plastik sanatçıları tanıtıcı yazılar, inceleme yazıları ve sanat yazıları yayınlamaktadır.

Yorumlar kapatıldı.